18 Aralık 2025 Perşembe

FORTITUDE

FORTITUDE 
Dizi 
2015
Gizem-Korku-Cinayet 
United Kingdom 
Norveç/Svalbard

Fortitude dünyada başka benzeri olmayan bir yerdir. Kuzey Kutup Bölgesi'nin fırsatları, zenginliği ve keşfi vaadi ile geleceği parlak, kutup doğasının vahşi güzelliğiyle kuşatılmış ve dünyadaki en güvenli kasabalardan biri olan Fortitude'da hiçbir şiddet suçu işlenmemişti. Ta ki şimdiye kadar.. Ve bu şehirde mezarlıklar yoktur zira her biri aslında doğal bir morgtur ! 

Karmaşık olaylar zinciri.. Sabırlı olanların keşfedebileceği bir coğrafya !






THE BEAST IN ME

İçimdeki Canavar 
2025
Psikolojik Gerilim 
Dizi 

Evet İçimdeki Canavar tam bir psikolojik düello. Klasik Netlix yapımları gibi gizemli bir mecra. Ne ki ustalıkla örülmüş bir sinir krizi. Canavar ı faş edebilme yarışı ve veya iddiası. 
Bu tarzı sevenlere .. 

BEYAZ BANT/ WHITE RIBBON

Das Weiße Band
WHITE RIBBON 
BEYAZ BANT
2009
Almanya 
Michael Haneke



Çocuk masumiyetini başkaca bir açıdan
yorumlayan ilginç bir film. İzleyeni ısıran, rahatsız eden bir yönetmenin kafasından.

Hangi protesto masum sayılır? Hangi anarşist tavır hoş görülebilir? Faiziyle nasıl adilane tahsilat yapılabilir? Beyaz bant burada cevap veriyor tüm bunlara. Bildiklerimize öyle hatırı sayılır bir zımpara çekiyor ki tek cüruf kalmıyor geride. 

Masumiyet iki meslek sahibine fatura kesiyor.
Biri tabib, diğeri rahib.İlk bedenleri, ikincisi ise ruhları tamir ile mesuldürler. Fakat duyarsızlıkları, örtmeye ve ötelemeye gösterdikleri özen ile hakediş kazanıyorlar. Öğretmen hariç diğerleri gibi ! 

Çocukların koluna masumiyet adına takılan her beyaz bant, çocukların cezalandırılışı değil, ebeveynlerin masumiyetlerini kaybedişi. Sevgisini esirgeyen, ödüllendirme yerine cezalandırmayı tercih eden ebeveynlerin yetiştirdiği çocuklar 20 sene sonra Hitler’i iktidara getirecekler. Onun ordusunda ve partisinde yer alan kişiler olacaklar. Çocukken kendilerine takılan beyaz bant gibi yahudilere zorla kolluk takacak, masumiyetleriyle beraber insani erdemlerini de yitireceklerdir.. Tarihsel olarak bununla örülü olabilir film fakat aslında Haneke nin ünlediği; aile yapısı, toplumsal değerler, ensest ilişki, feodal rejim, toplumsal ayrışma, din, eğitim, kadın ve çocuk gibi sosyo-psikolojik başlıklardır. Evrensel bir ders yani.

Asırlık ağaçların fidanlar tarafından yangına verilmelidir Beyaz Bant. Şiddetin en saf ve masumane tarafıdır. Haneke nin feneridir, görmek isteyene..

IVANIN ÇOCUKLUĞU

IVANOVO DETSVO
1962
Andrey Tarkovski 
Rusya 

ivan ve annesi bir kuyunun başındadırlar ve dipteki suya, kendi yansımalarına bakmaktadırlar:
- kuyu derin mi?
- evet yavrum... biliyor musun? yıldızlar, sürekli olarak derin bir kuyuda da görülürler..
- bütün yıldızlar mı?
- tabii ya!
- görüyorum anne, bak yıldızlar... onları görüyorum...
- evet evet... yıldızlar var ya oğlum... bir kuyuda gece gündüz demeden her zaman görünürler, her zaman...
- ne de güzel parlıyorlar.... değil mi anne?
- evet parlıyorlar... bütün güzelliklerini ortaya dökmüşler...
..........0.........

Ivan ın yani yönetmenin iki dünyası var.. Birincisi imajinasyonel. Renkli, masum, tabiatında güzel ve canlı. İkincisi reel. Karanlık, oldukça kirli, harap olmuş manzaralaı olan, gölgeli ve intikam duygularından oluşan bir dünya. Burada  karakteristik bir duruş yani ezilen değil kararlı bir seçimdir Ivanın ki. Zira Tarkovski nin öznesi araç değil amaçtır. Ivan ulusun köklerini ortaya çıkaran mimardır. Yönetmen, keşif eri üzerinden inşa ettirir köprüyü bu mimara.

Bu filmi çektiğinde 30 yaşında olan Tarkovski, 
yaşayanların ve veya izleyenlerin kulaklarına; "asıldı, kurşuna dizildi, asıldı, kurşuna dizildi, asıldı..." derken, siyah beyaz bir gerçeklik küpesi takar. Zira o yönetmenden çok bir fikir işçisi idi. Ruhu şad olsun...

İTİRAFIN BEDELİ

The Price of Confession
2025
Güney Kore 

12 bölümden oluşan Güney Kore yapımı gerilim dizisi. 

Eşini öldürmekle suçlanan bir kadına, gizemli bir yabancının teklifi bir itiraftır. Hem de ne itiraf ! Saran sarmalayan ve son bölüme kadar sırlayan bir itiraf..

G. Kore sineması her klasmanda çok iyi işler çıkarıyor. Bu da onlardan biri. Gizem, suç, gerilim sevenlerin kaçırmaması gereken bir yapıt. Zira içi hem klostrofobik hem de empatik.

Brütalist

Brütalist 
2024
Tarih / Kurgusal Hikaye 
ABD

Brütalizm 1950’lerde yaygınlaşan modernist  mimari akım.. İşlenmemiş, ham betonun yoğun olarak kullanıldığı, süslemelere yer vermeyen, işlevselliği ön plana çıkaran, geometrik şekiller ve sert açılarla karakterize edilen ama estetik standartlara uymadığından vaktiyle çok eleştirilen bir akım. 

Fakat burada başka veya aynı söylem var; Brütalist in ard alanında. Yani Yahudi olmanın ikincilliği, iticiliği ve öteki küme ikametgahsızlığı gibi.. Zira Holokost mağduru sanatçı, entelektüel yahudi Toth karakteri üzerinden hem sanatın sermayeyle imtihanı hem yahudi travması hem de göçmen deneyimi hakkında söz söylemenin kibrini taşıyor, taşıtıyor film. Belki de Oscar almanın vizesidir bu ?

Bir de öyle ince bir özeleştiri var ki o da; “Özgürlükler Ülkesi” ABD’nin aslında bir hapishaneden farksız oluşudur .Zira senaryo yabancı düşmanlığı, antisemitizm, siyonizm, uyuşturucu bağımlılığı, ensest ve eşcinsellik gibi mevzuları faş ederken alttan alta verdiği yegane mesaj; İsrail’in Yahudilerin yegâne evi ve vatanı olduğudur.

Velhasıl Brütalist bildiğimiz ajitasyonlar zincirinin bir baklası. Soykırıma maruz kalanın soykırımını meşrulaştıran veya saklayan başarısız bir tatmin projesi. Mağdur holokos tarafından protestanlar için yapılan betondan bir cennet !

THE DAY AFTER

Ertesi Gün 
1983
ABD 
Nicholas Meyer 

Amerika nın yine ve yeniden bir günah çıkarma operasyonuna şahitlik ediyoruz veya özeleştirisine. Belki de paranoyasına tatminkar ve tavizkar yandaş arayışına..? Her ne kadar günah keçisi başka bir potansiyel olsa da !

Ne ki daha otuz beş sene öncesinde Hiroşima ve Nagazaki de toplam 143.000 kişiyi silmiş bir kafa bu. Fakat Hollywood manipülasyonu o denli profesyonel ki hem izleyeni safına çekmeyi hem de geçmişi halının altına süpür(t)meyi başarıyor. Çünkü 1983 yılında ABC televizyonu tarafından yayımlanan The Day After, Amerikan televizyon tarihinin en çok izlenen yapımlarından biri oluyor. Film bir fenomene dönüşüyor. Toplumun, medyanın ve hatta siyasetin merkezine yerleşen bir olay hâline geliyor. Yayımlandığı gece yaklaşık 100 milyon kişi tarafından izlenen film, dönemin Amerikan Başkanı Ronald Reagan’ı bile derinden etkilediğini söyletecek kadar ünleniyor.

The Day After nükleer savaş tehdidini  gündemde tutan bir film. Trajediyi travmaya eviren politik bir mastürbasyon bence. ABD nin gözyaşları hep zevkten..