SOYGUN VE VEYA HAYAT, İKİSİ DE PLANLANDIĞI GİBİ GİTMEZ !
Onlarca yılın içinden, yüzlerce yankısı olan bir ses bu dizi. Senaristin ideali konuştukça gerçekleşiyor. Zira tercümesi ‘Kağıt Ev’ olan ‘La casa de papel’ bir şuuraltı çığlığı. Kapitalist argümanların yıkamayacağı, zemin etüdünün erbabına yaptırıldığı bir kağıt ev ama kağıttan değil !
Kavgamızın evi, diyor yazan lisan-ı hali ile. Ve ekliyor; biz emeğe ve değere dostuz, sahteye düşman. Sermaye ve/ya kapital size tılsımlı bir saray bize kağıttan bir ev. Ne ki hedefimiz tahrip değil tanzim. Nitekim bakınız en ketum olanları bile aşkımız ve misyonumuzla manipüle ediyor, parçadan bütüne kal(ı)p edebiliyoruz.
Parça derken sosyalizmi inşa eden bir puzzle dır kasıt. Bu imzasız mektubu okumak belki büyük bir teselli belki de subjektif bir meşruiyet !
Adım adım, latincesi ''omnia in numeris sita sunt'' (her şey sayılarda gizlidir) mottosu ile girelim diziye..
Adım adım, latincesi ''omnia in numeris sita sunt'' (her şey sayılarda gizlidir) mottosu ile girelim diziye..
12 gün / süren bir operasyon
12 sayısı yönetimsel bir tamlığı ve mükemmelliği ifade eder. Çok anlamlı bir kurallar silsilesini oluşturur. Örneğin güne hükmü geçen güneş ya da geceyi yöneten ay ve yıldızların hareketleri on ikili düzene göre işlemektedirler. Gece 12 saat, gündüz de 12 saat. ‘İsrailoğulları’, Yakup’un 12 oğlunun soyundan gelenlere verilen isimdir. İsa’ nın 12 Havarisi vardır. Zodyak kuşağı da 12 takımyıldız, yani 12 burçtur. Çin astrolojisinde de 12 hayvan vardır ve ego yoktur, kaosa teslim olmak ve yaratıcı kaynakla bütünleşmek vardır. 1917 yılı, Rusya; Mart ın 12 sinde ‘ekmek ve barış’ sloganıyla sokağa çıkılmış ve sosyalizmin temeli atılmıştır !
8 kişi / içerideki faal katman
Çok yönlü bir sayı sekiz. Tanrı katını temsil eden sekiz, güç ve mükemmelleşmeye işaret eder. Sonsuzluk, sağlamlık ve direnç demektir.
9 kişi / dışarıdaki beyin (profesör) ile birlikte
Pek çok anlayışa göre 9 yeniden doğuşu sembolize eder. Bilgeliği, ahlaki değerleri, tamam olmayı ve bitirmeyi kapsar. Tek haneli sayıların en büyüğü olan dokuz, her sonun olduğu yerde başlangıcın da olması gerekliliğini temsil eder.
DALİ / mask : Döneminde kuralları yıkan, aykırı, muhalif ve sistemin dayatmalarına karşı gelen ressam. Maskeler bu aykırılığı haykırıyor..
KIRMIZI TULUMLAR : Sosyalist yoldaşların kızıl bayrağı ve birlikte mücadeleleri..
TOKYO : II. Dünya Savaşında başına buyruk bir ülke Japonya. Tam da Tokyo gibi.. Hatta dizide Moskova, Tokyo ya ; ‘Ardında tam bir felaket bırakıyorsun !’ derken bu yıllar önceki Pearl Harbour a bir işaret olmasın ?
BERLİN : 1936 Nazizm ideolojisinin ve despotluğunun hakim olduğu Berlin. Yani bizim empozist Berlin.
RİO : Savaşa asker gönderse de savaşın belirleyici tarafı ol(a)mayan Brezilya. Tarafı olmayan ama sürece dahil, yani Rio.
MOSKOVA ve DENVER: Normandiya çıkarmasında (1944) ABD ve SSCB Almanya ya karşı ittifak halindeydi.. Dizi de Moskova ve Denver ın gizli iş çevirmesi !?
OSLO ve HELSİNKİ : Yani Norveç ve Finlandiya; II. Dünya Savaşında stratejik nedenlerle işgale uğramış ülkeler. Savaşta ilk düşen ülke Norveç (1939). Dizide de Oslo ! Akabinde Fin-Sovyet Savaşı (1940) Finlandiya işgal ediliyor..
NAİROBİ : Kenya, II. Dünya Savaşı sonrası 1956 yılında isyan, muhalif gruplarda artış, bilinçlenen topluluklar ve reform talepleri.. Bir an önce savaşın bitmesini arzulayan Kenya. Tam da tek derdi soygunun sorunsuzca bitmesi olan bizim Nairobi !
PROFESÖR : Bilimsel, rasyonalitik bakış açısını temsil eder. Sabıka kaydı olmayan bir beyin. Kimsenin parasını çalmayacak, kan akıtmayacak, halkın itibarını kazanacak, kendi deyimiyle ‘Robin Hood’ olacak.. Çünkü Robin Hood toplumdaki eşitsizliğe dur diyen ve zenginden alıp fakire pay eden ilk sosyolist. (Adaleti bozmuş mudur, ahlaksızlık mıdır bu paylaşım tartışılagider..)
Müfettiş Raquel’ e izah tercümesi ; Avrupa Merkez Bankası 2011 de 171 Milyar Euro, 2012 de 185 Milyar Euro, 2013 te 145 Milyar Euro darphaneden doğrudan en zenginlere/bankalara gitti ve onlar buna nakit akışı dedi ! Ve Raquel’ e (aslında izleyenin bilinçaltına) soygunun kaderini değiştiren soruyu sordu profesör; Asıl hırsız kim ? Emeğiyle geçinen halkı soyan devletler, bankalar mı yoksa darphaneye girip kendi paralarını basan Dali maskeli yoldaşlar mı ?
..ve Bella Ciao !
Toplumsal bir ütopya ile realite arasına kurulan köprüdür bu şarkı. Kwai köprüsü ! 'Hoşça kal güzelim' anlamına gelen 'çav bella' , II. Dünya Savaşında
önce İtalya da Mussolini sonra da Alman işgalcilere karşı mücadele veren İtalyan direnişçiler tarafından eşlerine söylenmiş bir şarkıdır. Direnişin sembolü haline gelen şarkı, kısa süre sonra tüm İtalyan partizanların şarkısı haline geldi. Öyle ki, savaştan sonra SSCB şarkıyı Kızıl Ordu marşı haline getirdi. Böylece devrim marşı olan ‘bella ciao’ dizide de tarihte olduğu gibi, misyonunu başarı ile yerine getiren sosyodramatik bir yapı taşıdır.