27 Kasım 2018 Salı

WESTWORLD / IMDb-9,0


Tüfek icat oldu mertlik bozuldu veya ütopya da distopik enflasyon..


 Sanatsal  bir hazzı bile makinelere terk eden insanoğlunun hikayesi  19. yüzyılda otomatik bir piyano ile başlamış. Dizide her ne kadar Anthony Hopkins başrolde olsa da gizli özne daima yapay zekanın atası olan otomatik/mekanik piyanodur. Belki de tınısı kıyametin girizgah notalarıdır? Zira insan, sonunu kendi eliyle inşa ediyor. Ne ki ön camımızda ki hayvanatın kan izleri bunun yegane destekçisi değil mi? Fabrikalar açıldığında emekçiler kazanacak denildi ve fakat olmadı, işçiler işsiz kaldı. Galiba teknoloji de ilerlerken insanlıkta geri kaldık..? Evet kıyamet kopacak ve bunu insandan başkası başaramayacak !


 Westworld tam da burası, bu dünya belki de? Host yani ev sahibi olan bizler, gerçek miyiz? Bize söylenen bir sonraki hamleyi yapmak için hazırda mı bekliyoruz? Veya bu sahnede bir piyanoyuz piyanistin elinde mekanik sesler çıkartan?  Ama şunu görüyoruz ki acı, biz hostlar için hep bir basamak. Zira bilinci dürtüp kendine getiriyor ve bize insan olmanın sermayesinin meşakkat olduğunu anlatıyor.. Çünkü aşkta, inançta acıyla kabil.

 Dizide ki motto; ''Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulur'' alelade bir seçim değil.  Nitekim hırs, hedefe ve şiddete gebe. Bu da ütopik hafızamızda kurduğumuz ülkenin distopik itirafına dönüşüyor. Kısır döngüsel izdüşümün imzasını atıyoruz sürekli. Özgürlük talebimiz cehennemimiz olacak bu gidişle.  Lakin insanoğlunun sıfır hata(!) ile ürettiği yapay zekanın, insanın bu dünyaya zarar veren bir tür olduğunu kanaat getirmesinden anlıyoruz ki;  insan, kendinden daha korkunç bir şey üretemez! Kapalı döngüler, çıkmaz sokaklar ve korkunçluğunun sınırı olmayan insanoğluna atfen Teddy nin Dolores e muhasebetik vasiyeti ; Onlar kadar kötü olacaksak yaşamanın ne manası var ?

 Mesele bu sahnede soru sormaktan, tercih yapmaktan sakınmadan yani robotlaşmadan senariste ve taksimatına sadık kalmak yani hakikatten yana taraf olmak. Yalnız kalmayı göze almak. Velhasılı, sofistike bir yolcu olan insanın özü özgürlükmüş. Özgürlük ise bir armağan değil zincirlerimizden kurtulmak için vermemiz gereken bir mücadele imiş. Bırakalım son noktayı William Shakespeare koysun: ''Pırlantaların en değerlisini içimde taşıyorum, o da vicdanımdır.''



6 yorum:

  1. Evet üstad izlemeye başladığım ilk günden beri hayranı olduğum bu dizi için söyleyeceğim kelimeleri nasıl bir araya getirip de söyleyeyim diye düşündüğüm bir zamanda birden ortaya çıkıverdiniz tebrik ediyorum bir çok akılın söylemek istediklerini düşünüp yazıya dökmüşsün helal olsun!!!

    YanıtlaSil