22 Nisan 2020 Çarşamba

Şahsiyet

Şahsiyet / Persona
Dizi / Series

Menşei.    : Türkiye
Dili            : Türkçe
Senaryo.   : Hakan Günday
Yönetmen: Onur Saylak
Yıl              : 2018
IMDb         : 9.1/10

Unutmak mı, hep hatırda tutmak mı diye bir seçim olsaydı muhtemelen çoğunluk unutmaya verecektir oyunu. Zira unutmak fitridir, insanidir. Aslında iyileştirici yanı vardır unutmanın. Çünkü unutan yüklerinden kurtulur ve yoluna revan olur..

"Ne güzel olurdu değil mi yanlış bildiğimiz her şeyi unutsak sadece doğrular kalsa burada..” diyor Agâh Beyoğlu. Sonra muhakeme devam ediyor ve "Bütün hatıralarım, bütün hayatım, her şey silinip gidecek. Ben ne olacağım? Şahsiyetim ne olacak?" diyerek bir paradoksun içinde buluyor kendini.
Aynı hissiyatı adli tıpta ki polis de şu replikle katılıyor Agâh Bey e 
-"Şair demişki: Hayat hatıradır. Unutursan ölürsün !
 -"Kim demiş bunu, hangi şair ?"
 -"Unuttum !"
Fakat unutmakla hatırlamak arasında derin bir bağ vardır. Yer değiştirebilir bunlar zaman zaman. Kişi buna karar veremez kimi zaman. İnsanın yönlendiremediği güç vardır ve burada toplumsal hafıza devreye girer. Ne ki son demde polis Firuz itiraf ediyor bunu ;
"Sadece sen mi hastasın sanıyorsun? Bu ülkede herkes hasta. Bu ülkede her şey unutulur” sözleri ülke gündeminde bile her şeyin unutuluverdiğine vuruyor.

Sonra kasabanın aslında adalet arayan adamın evinin önünde toplandığı sahne Sivas’taki Madımak Oteline gönderilen akil ve alkışlanası bir metafor değil de nedir ? Ya gazeteci Ateş' in ismi ve başına gelenler; mesleğine gönül veren, sistemin şifresini çözen, istifa eden ve akıbetini Uğur Mumcu ile bir eden metafor ? Ve 1982 yılında çevrilen İffet' in Şahsiyet dizisi sayesinde otomobilin camına tacizcinin kafasını sıkıştırarak gaza basması da İffet’in yani Müjde Ar ın çektiklerinin intikamını alması değil mi ?
Şahsiyet bir çok mottosu olan bir özdeyiş aslında..
“Hayatını adalete adamak, öyle şahsi bir mesele değil. Bir Şahsiyet meselesidir !”
"Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Ne diledim biliyor musunuz? İyi bir insan olmayı !"
"Sakın bana ben de sevdim demeye kalkma. Seninki sevgi değil,hınç. Hınçla sevilmez!"
"Alzheimer çok ciddi bir hastalık. 
Benim gibi ciddi bir adama da öylesi yakışır zaten."
"Yalan söylemenin en kötü tarafı yalan söylediğini hatırlamaktır.."
""Vicdan denen şey bağırsak gibidir. Sen uyurken de çalışır."
...ve Nazım Hikmet in sanki dizi ile parsellenmiş;
"Başım köpük köpük bulut
İçim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım, Gülhane parkında
Budak budak, şerham şerham
İhtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında" dizeleri muhasebetik bir tat katmış diziye..

Şahsiyet, toplumun kadınların omuzlarina bindirildiği ağır yükleri ne de güzel anlatmış.
Salt Reyhan ile değil, demokratik ve kolektif  tüm kadınlar ile kendi sorunlarını. Bir kelimenin potansiyel gücünün sosyolojik baskısı, lal olan dillerin bir kurşunla açılımı ve veya  günü gelince adalet arayışı.. (Deva’nın hiç konuşmayan kız arkadaşı Süveyda, kendisine ”o…” diyen delikanlıyı verdikleri partide babasının silahıyla vurması.)
Agâh Bey' in "Şimdi adalet ayrı hukuk ayrı.." ünlemesi, iki el silah sesinin imzası, Ateş bebek, bozulan televizyonun önündeki 'Hala ortağız, unutmadım !' bakışı sonrasında 1945 yılında Azeri bir türkü olarak literatüre giren ve sanki bizim mazlum Reyhanımıza atfedilen;
"Dağlar kızı reyhan reyhan reyhan 
Analar kuzusu reyhan reyhan 
Bir tanesin ay gız...  "
ile sonuca giden ve giderken bizi de götüren Şahsiyet, gerçekten şahsiyetli alkışlanası bir diziydi..



Şahsiyetini kazan ve faziletini kemale eriştir, zira sen cisminle değil ruhunla insansın.
İmam-ı Gazali

Şahsiyetinize bir şey katmayan her hareket, mutlaka şahsiyetinizden bir şey eksiltir.
Dale Carnegie


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder